Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
bir dilin farklı coğrafi bölgelerde farklı şekillerde konuşulması.
bir dilin altındaki değişik kollar biribirilerinin lehçeleridir. ingilizcesi, dialect'tir.
örn: türkmen lehçesi, özbek lehçesi
buna karşılık aynı kolun içindeki farklı söyleyiş özelliklerine ağız denir. bu anlamda azerice'yi türkiye türkçesi ile ağız ilişkisi içinde olduğunu düşünen ve iddia eden dilciler vardır. (azeri ağzı)
Tarih: 2016-03-02 01:55:43 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Ağız Nedir
ağız
İsimYüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk
Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü
Cümle 1: Küçük bir ağız.Kapların veya içi boş şeylerin açık yanı
Cümle 1: Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı. - H. R. GürpınarBir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap
Cümle 1: Çay ağzı.Koy, körfez, liman, yol gibi yerlerin açık yanı
Cümle 1: Körfezin ağzı. Yol ağzında.Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak
Kesici aletlerin keskin yanı
Cümle 1: Çelik ağızlı, küçük gül makasını kâğıdından çıkardı. - R. H. KarayBir dilin sınırları içinde, bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği
Cümle 1: Rumeli ağzı. İstanbul ağzı.
Cümle 2: Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu. - Sait Faik AbasıyanıkBirini yanıltmak, kandırmak amacıyla dolambaçlı birtakım sözler söyleme özelliği
ağız
MüzikBir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü
Bazen "kez" anlamına gelir
Cümle 1: İlk ağızda paranın yarısını ödedi.Üslûp, ifade özelliği
Cümle 1: Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler. - T. Buğra(tehlikeli şeyler için) Pek yakın yer
Cümle 1: Topun ağzında.Uçurumun ağzında.söz söylemek, konuşmak
Cümle 1: Kimsenin ağız açmasına vakit bırakmıyor.
Cümle 2: Türlü yoksunluk içinde küflen küflen ve bir kere olsun ağzını açıp da bir yakınmada, bir sızlanmada bulunmaya cesaret edeme. - Y. K. Karaosmanoğluazarlamak, paylamak
Cümle 1: Aman efendim, bendenize bir ağız açtılar, donakalmışım. - M. Ş. Esendaladını ağzına almamak
türlü yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek, kandırmak
Cümle 1: O, köylülerin ağzından girip burnundan çıkmayı mükemmel becerir. - S. Ertem- ağzından hayır çıkmazsa bari şer söyleme
"lehte konuşmuyorsun, bari aleyhte de konuşma" anlamında kullanılır
istemediği hâlde boş bulunup söyleyivermek
Cümle 1: Sen onun için en fena tabirleri kullanıyorsun, asabisin, ağzından çirkin şeyler kaçırıyorsun. - P. Safabirinin bildiği şeyleri, ustalıklı konuşmalarla ona sezdirmeden öğrenmek
Cümle 1: Bütün bu lâfları harfi harfine Fatma Hanımın ağzından kapmış, bana kendi sözleri imiş gibi tekrar ediyor. - Y. K. Karaosmanoğlubirinin konuşmasını keserek kendi söze başlamak
birinin hakkı olan şeyi ondan almak
ağzını hayra aç
Cümle 1: O nasıl söz, ağabey? Ağzından yel alsın! - A. İlhan- ağzını açacağına gözünü aç
dikkatsiz kişileri uyarmak için "dikkatli ol uyanık ol!" anlamında kullanılır
öfke ile, sonunu düşünmeden ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek
Cümle 1: Fakat bu inat, Emine'nin çenesini açmış; kızın ne kadar kusuru varsa babasından geldiğini söylerken, Tevfik'e ağzını açmış, gözünü yummuştu. - H. E. Adıvarkonuşmaya başlamak
ağır sözler söylemeye başlamak
alık alık bakmak
hiç konuşmamak, susmak
hiçbir söz söylememek, ses çıkarmamak
bk. ağız aramak
üzüntüsünden söz söyleyecek durumda olmamak
Cümle 1: O gittiği günden beri Zeynep kadının ağzını bıçak açmıyor. - Y. K. Karaosmanoğlukaba sözler söylemek, küfretmek
Cümle 1: Bütün yapma inceliğine karşın kabaydı karısına karşı. Dövdüğü de oluyordu, ağzını bozduğu da. - O. Rifatbirinin yüzüne şiddetle tokat, yumruk indirmek
birini konuşamaz duruma getirmek
Cümle 1: O şıllık basmış büyüyü, adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı. - R. N. Güntekinumduğunu elde edememek
bk. ağzını hayra aç!
kötü ihtimaller söz konusu edildiğinde gerçekleşmemesi dileği ile söylenir
birini gereksiz sözler söylemek yolu ile şaşırtmak
söz söyleme becerisine sahip olma
Cümle 1: Kendi durumunda bir köy çocuğundan umulmayacak ağız kalabalığıyla konuşmaya başlıyor. - R. N. Güntekinsusmak, bir şey söylemek istememek
Cümle 1: Kendini tutamıyorsun, bari ağzını kapa, sus, küçülme. - P. Safakendisine çıkar sağlayarak bir kimseyi susturmak
niyetini ve durumunu öğrenmek
kendini de ilgilendiren bir konuda düşüncesini söylememek
birinin söylediklerini kendi düşüncesi gibi göstermeye çalışmak
konuşmamak, susmak
Cümle 1: Yine o değişmeyen ıstırap ile ağzını mühürler. - Y. Z. Ortaçsevindirici bir söz söyleyene "ne güzel söyledin" anlamında kullanılır
sır vermemek
güzel yemeklerden anlamak
her şeyin güzelini, iyisini bilmek, anlamak
Cümle 1: Demek sen artık ağzının tadını bilmiyorsun! Demek senin hiçbir zevkin kalmamış! - A. Ş. Hisarsözünü kesmek susturmak
duruma, ortama göre söz söylemek, sözünü amacına göre değiştirmek
Cümle 1: Ben nasıl ağız kullanıyorsam sen de o yolda konuş.söylemekte olduğu kötü söz veya küfürleri kesmek
Cümle 1: Evvelâ ağzını topla! Ağzını bozarsan ben de senden aşağı kalmam. - Sait Faik Abasıyanıkboşboğazlık etmemek
kötü söz söylememe
bir konuda arzu edilmeyen düşüncelerin açığa çıkmasını bir şekilde önlemek
birinin bir şey hakkında bildiğini kendisine sezdirmeden söyletmeye çalışmak
sözlerini seve seve ve dikkatli dinletmek
çok yanaşmak, iyice sokulmak
hayranlıkla, büyük bir zevkle seyredip dinlemek
Cümle 1: Adamcağızlar, onu bir iş için yanlarına çağırdıkları vakit, ağızlarının içine girer, baygın baygın bakar. - R. N. Güntekin- ağzının içi yangın yerine dönmek
ağzının tadı bozulmak, tat alma duyusunu yitirmek
Cümle 1: Ağzımın içi yangın yerine dönüp yine de ağrılar kesilmeyince çok sıkıntılı bir vaziyete düştüm. - R. N. Güntekin bir kimsenin çekilmez davranışlarına katlanmak
oruçlu olarak
- ağzının payını (veya ölçüsünü) vermek
verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
yüksekten atarak kendini övmek
ağzına geleni söyler
çok beğenip istemek, imrenmek
Cümle 1: Bu ziyafete elimiz erişmiyor, uzaktan ağzımın suyu akıyor. - R. N. Güntekinbir kimsenin kurulu düzeni dirliği bozulmak
o şeyin acı tecrübesini geçirmiş bulunmak
güzel yemeklerden anlamak
her şeyin güzelini, iyisini bilmek, anlamak
Cümle 1: Demek sen artık ağzının tadını bilmiyorsun! Demek senin hiçbir zevkin kalmamış! - A. Ş. Hisarbir kimsenin kurulu düzenini bozmak; neşesini, keyfini bozmak
Cümle 1: Ben o kadınlardan değilim ki, evin büyüğü ben olacağım diye tutturup akılsızlıklarla ağzımın tadını kaçırayım. - M. Ş. Esendalherkesin diline düşmek
huzurla, rahatlık içinde, içine sine sine, lezzetini duyarak
Cümle 1: Hanımefendi kalkacak da ağız tadıyla bir kahvaltı edeceğiz. - A. Gündüzsözle avutmaya, oyalamaya çalışmak
konuşma imkânı vermemek
birini kandırma, yanıltma amacıyla duygularını, düşüncelerini olduğundan başka türlü gösterecek biçimde konuşmak
Cümle 1: Kaçacağım, tövbeler olsun, bir fırsatını bulayım, diye ağız yaptı. - M. Ş. Esendalaçık ve dürüst konuşmaktan kaçınmak
tek bir söz olsun söylememek, susup kalmak
armağan alan, armağanı verenin isteğini yerine getirmeye çalışır
bk. ağız aramak
söylenmesi ayıp, çirkin (söz, küfür)
anmamak, sözünü etmemek
Cümle 1: Tövbekâr olduktan sonra eskiden işlediğimiz günahlar ağza alınmaz. - H. E. Adıvardedikodu konusu olmak
yiyecek bir şey
(yiyecek için) miktarı çok az olan
(genellikle hamur işi için) iyi pişmiş ve lezzetli olmak
bir söz veya düşünceyi sık sık tekrarlayıp durmak
herkes birbirine söylemek
Cümle 1: Gazeteye yansıyan haber ağızdan ağza geçerken açıklığını hemen hemen tamamen kaybetmiştir. - Halikarnas Balıkçısıçok konuşarak başkalarının söz söylemesine, konuşmasına engel olmak
Cümle 1: Yusuf efendi biçareye ağız açtırmıyordu.- ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın
"insanın kendi yararı her şeyden önemlidir" anlamında kullanılır
başkalarından dinlemek yolu ile yarım yamalak birtakım bilgiler edinmek
Cümle 1: Siyasî malûmatları hep ağızdan kapma, kulak dolgunluğu şeylerdir. - Ö. Seyfettinyeni gördüğü her şeye şaşkınlıkla bakan, şaşıran
saf, bön
oldukça güzel, yakışıklı
ağzı kuruyup acılaşmak
herhangi bir sebeple konuşamaz olmak
herhangi bir sebeple tükürük az olmak
Cümle 1: Ağzım dilim kurudu, kız yalvara yalvara. - Halk türküsübeklenmedik bir durum karşısında heyecanlanmak, hayranlık duymak
Cümle 1: Kızları gördün, ağzın dilin tutuldu gayri. - N. Cumalıheyecanlı söz söylemek
Cümle 1: Birkaç kişiyle, garip bir lisanla ağzı dolu dolu konuşmaya başladı. - Sait Faik Abasıyanık
bir dilin altındaki değişik kollar biribirilerinin lehçeleridir. ingilizcesi, dialect'tir.
örn: türkmen lehçesi, özbek lehçesi
buna karşılık aynı kolun içindeki farklı söyleyiş özelliklerine ağız denir. bu anlamda azerice'yi türkiye türkçesi ile ağız ilişkisi içinde olduğunu düşünen ve iddia eden dilciler vardır. (azeri ağzı)
Tarih: 2016-03-02 01:55:43 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Ağız Ne Demek: Gaga..
Yorum Yapx